|
KİŞİLİK ÇATIŞMASINDA DUYGU YÖNETİMİ
( Dr. Cahit KARAKUŞ )
Günümüz rekabet koşullarında kişilik çekişmeleri gittikçe daha karmaşık boyutlar kazanmaktadır. Hırs ve ihtiras peşinde koşanlar, saldırganlık güdülerini besleyen açgözlülük ve sahiplenme duygularının esiri olmuşlardır. İhanet ve yabancılaşma duygularının saldırıya dönüşmesi ise etik değerlerin önemsenmemesinden kaynaklanmaktadır. Hayali kaprislere ve ihtiras taşkınlıklarına esir olmuş, gözleri ile etrafındakileri ateşlendiren, ses tonu ve el hareketleri ile sinirleri oynatan kişilikler, rakip gördüklerini düşman olarak algılayıp giriştikleri çatışmayı savaşa dönüştürmeyi alışkanlık haline getirmişlerdir. Sayıklama karşısında humma, öfke karşısında kudurma ne ise hayaller görerek kendinden geçen, rüyaları gerçek, düşündüklerini de keramet sananlar, bütün suçları kendileri gibi düşünmemekten ibaret olanları darağacına hiç çekinmeden gönderen yargıç gibidirler. Nasıl bir düşmanlıktır ki böyle hırçınlaştırır, hoyratlaştırır insanları? Nasıl bir kindarlıktır ki rakip gördükleri ve istemedikleri insanların öz saygısını yok ederek hükmetmek ve dediklerini yaptırmada kullanırlar sahip oldukları ayrıcalıkları? Ne yazık ki geri dönüşü olmayan ya da geri döndürmeye cesareti olmayan insanlar nedense hep çatışarak alırlar hınçlarını. Böyle yapmakla içlerindeki ateşi söndürdüklerini sanırlar ve anlayamazlar ki, kendi kontrollerinde oluşan durumların sorumluluğunu yıkıma atmaktır yaptıkları.
Gittikçe yaygınlaşan çarpık kişilik anlayışına dayalı düşmanlıklar ve çatışmalar ile nasıl baş edeceğiz? Savaşmadan, çatışmadan, dipsiz kuyulara itilmeden, bırakın zafer kazanmayı adam olabilmeyi nasıl becereğiz? Tüm bu soruların yanıtı rekabet psikolojilerinin iyi analiz edilip rakipler ile mücadele etmenin yollarının çok iyi bilinmesinden geçmektedir. Karşısındaki kişiliği düşman olarak algılayıp düşman olarak görenler ile çatışmaya girmeden, rakibi düşman gibi görüp saldırmak yerine stratejilerini ve planlarını çatışma başlamadan ele geçirip bozmak gerekir. Üstesinden gelinmeyecek koşullara direnmek yerine, geçilmezle karşılaşıldığında değişmek; geçilmezi geçilir kılar. Zafer kazandıran, öngörülmeyen akılcılık ve izi algılanmayan hareket tarzlarıdır. Başkalarının görmedikleri fırsatları görüp rakibi şaşırtmak için anlaşılmaz, rakibin enerjisi tükenirken kendi enerjisini koruma beceresi kazanmak için de bilinmez olmak gerekir. Başkalarının bilmediğini bilmek üstün zeka, başkalarının görmediğini görmek ise parlak zekadır. İlk kazananlar üstün ve parlak zekalardır. Çünkü sadece onlar kazanılması imkansız olan durumlarda geri çekilerek savunma yaparlar. Rakipleri için direnmeleri imkansız olan durumları oluşturur ve saldırıya geçerler.
Rakibin saldırmayacağını düşünmekten çok saldıramayacağı konumda bulunmak en üstün meziyettir. En iyi ikinci meziyet rakip güçlerin birleşmesini engellemektir. Üçüncüsü ise rakibe taarruzda bulunmaktır. En kötü meziyet ise korunan alanı kuşatıp saldırmaktır. Savaşı, ancak ne zaman savaşılıp ne zaman savaşılamayacağını bilen kazanır. Zihinsel hazırlığı olmayan güç, zaferi garanti etmek için yeterli değildir. Kendini ve rakibini iyi tanıyorsan zafer asla tehlikede değildir. Çatışmaya girme planları yapılırken ilk düşünülecek husus tehlikelerin sonuçları ve yok olma olasılıkları olmalıdır. Önce dezavantajlar incelenmeli, o zaman avantajlar daha kolay anlaşılır. Rakip izlenirken haber alma ve ön hazırlıklar önceden yapılırsa şans yanınızdadır. Rakibin stratejik planları ele geçirilirken casuslar iyi organize edilmelidir. Rakip bölgesindeki insanlar arasından seçilenlere mahalli casus, rakibin bulunduğu yer içinden seçilenlere iç casus, yakalanan rakip casuslarının iki taraflı çalıştırılanlarına devşirme casus, gerçek olmayan bilgileri rakibe sızdıranlara ölü casus denir. Bu nedenle rakibin stratejik planları ve hedefleri detaylı araştırılmalıdır.
Başarıya ulaşmada uyum, konum, çevre, liderlik ve disiplin faktörleri detaylı irdelenmeli, sorumluluklar çok iyi analiz edilmelidir. Yönetimde başarılı lider, değişimleri takip eden ve işini en iyi bilen ekibe sahip olandır. Günümüzde artık tek lider yok, herkes uzman olduğu işinin lideridir. Ekip planları değil görevlerini çok iyi bilmeli, sonuç başarılı ise gösterilmelidir. Sıkıntılı ise ekibe hiçbir şey söylenmemelidir. Lider ekibine kendi çocukları gibi muamele ederse hedeflenen amaca ulaşmak için ekibindeki herkes mücadeleye seve seve atılacaklardır. Özgüven temelinde birlikte düşünerek, değişimleri, farklılıkları ve fırsatları birlikte keşfederek hedefe birlikte yönlenmek önemsenmelidir. Diğerlerinin egosunu ezmek ve yenmek değil, iletişimde dinlemek, anlamak, hissetmek, farklı düşüncelere ve kültürlere saygı gösterip gelişimlerine katkıda bulunarak başarıya yönlendirmek hedeflenmelidir. Ekipteki her bir birey pınar gibidir. Pınarlar kurutulur ya da setin ardına yönlendirilemez ise setin kapağı açılsa da ne yapılabilir ki? Ekiptekilere iyilik, itimat ve adalet duyguları ile davranılırsa liderlerine isteyerek itaat ederler ve onunla özdeşleşirler. Zorluklar neşeyle karşılanıp, başarı ve sorunların çözümünün paylaşılması becerilirse ekip işine sadık olur ve liderini sonuna kadar takip eder.
Ekip yönetiminde zeka, güven, insancıllık, cesaret ve disiplin birlikte uygulanmalıdır. Zeka, planlama ve değişim yeteneği geliştirir. Güven, uygulanacak ceza ve ödül konusunda itimat kazandırır. İnsancıllık, insanların zaaflarını bilerek sevme tutkusu geliştirir. Cesaret, zafere ulaştıracak fırsatların yakalanmasını sağlar. Disiplin ise kargaşayı önler. Sadece zeka isyandır. Sadece insanca davranmak zayıflıktır. Sadece itimat aptallıktır. Sadece cesaret şiddettir. Sadece aşırı disiplin zalimliktir. Yenilgiden korunmayı ve kazanma fırsatını rakibin kendisi verir. Enerji; gerilmiş yay, kararsa okun atılmasıdır. Çalışılmış düzensizlik disiplinin, çalışılmış korku cesaretin, çalışılmış zayıflık güçlü olmanın hazırlayıcısıdır. Akıllı savaşçı kendi kararını rakibe kabul ettirir, rakibin kendi kararını zorlamasına izin vermez. Duygu yönetiminde beş hata felaket getirir; dikkatsiz cesaret yok olmaya, korkaklık esir düşmeye, acelecilik hakaret görmeye, aşırı şeref düşkünlüğü utanmaya, aşırı zaaflar endişe ve tereddüde götürür. Çok fazla ödül rakip kaynaklarının tükendiğini, çok fazla ceza ise aşırı sıkıntı koşullarının varlığını belirtir. Rakibi bildiğiniz kadar kendinizi de biliyorsanız, zafer konusunda şüpheniz olmasın.
Çatışmanın yapılacağı konumların stratejik özellikleri çok iyi irdelenmelidir. Karışık konum, güç sahibi olunmak için çatışılan alandır. Yakın konum, düşmanın güç sahibi olduğu sınırlardır. İhtilaflı konum, ele geçirilecek tarafa üstünlük ya da avantaj sağlayacak alandır. Açık konum, çatışan tarafların ortak kullandığı alandır. Anahtar konum birden fazla rakibin oyun oynadığı alandır. Zor ya da ciddi konum, savunulan alandır. Ölümcül ya da ümitsiz konum, tehlikeli ve kuşatılıp pusu kurulmuş alandır. Karşı tarafın ustalığı, kuvvetlerinin birleşmesi engellenerek yok edilir. Kurnazlık ve gizlilik ile anlaşılmaz ve bilinmez olunmayı öğrenip rakibin kaderini elde tutmak için sır tutma ve hatalı yönlendirme taktikleri geliştirilmelidir. Önyargıların, zaafların ve takıntıların peşine düşenler kendilerini felakete sürüklerler. Unutulmamalıdır ki insanlar kontrol edemedikleri zayıflıklarının ve zaaflarının kurbanı olurlar. Akıllı bir rakip tarafından kullanılacak zaaflar; özgüven eksikliği, saplantı bozukluğu, aşırı istek, aşırı öfke ve aşırı duygusallıktır.
Çatışmaya girilmesi zaruri ise öncelikle rakibin gücü, ortam koşulları ve hedefleri iyi analiz edilmelidir. Rakip kızıştırılıp gücü ve hareket kabiliyeti test edilmeli, saldırıya zorlanıp reaksiyonları ortaya çıkartılmalı, kuvvetli ve zayıf noktaları belirlenmelidir. Gerçek durum rakipten saklanmalıdır. Yenilmenin olanaksız olduğu yerde konumlanmalı, rakibin ayağına gidilmemeli, hazırlanmış ortamda ve koşullarda çatışmaya zorlanılmalıdır. Karşılaşıldığı anda gerekli düzenlemeler ve ayarlanmalar çok iyi planlanmalıdır. Korunması ihmal edilmiş alanlardan vurmak için açıklar aranmalıdır. Düşmanın açığı buluncaya kadar yeni gelin gibi çekingen olunmalı, açığı bulunduğu anda kaplan gibi saldırılmalıdır. Çatışmalı alanlarda çıngıraklı yılana benzemeye çalışmalıdır. Kolayca vurulabilecek konuma gelmesi için manevra, uyumluluk ve taktik değişikliği ile rakibin psikolojisi etkilenmelidir. İyi usta iz bırakmaz. Planlama gizli, saldırı çabuk olmalıdır. Duruş belirsiz, hamleler öngörülmez olunca, hamleye hazırlık yapmakta imkansızlaşır. Manevralar rakipten saklanmalıdır. Unutulmamalıdır ki, zafer ne yapıldığını bilmeyen rakibin hatalı taktikleri sayesinde gelecektir. Taktikler sürekli gözden geçirilmeli ve gerekli değişiklikler hızlıca uygulamaya sokulmalıdır. Çatışmada, kazanma kapısını aralamak için duygular, hareketler, amaçlar rakipten gizlenmelidir. Rakipteki düzensizliği ve kargaşayı, sükunetle beklemek inisiyatif kullanma sanatıdır. “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” atasözü önemsenmeli ve stratejik planlar uygulamaya sokulurken rakibe tatlı sözlerle yaklaşılmalı ve iyilikler yapılmalıdır. Şaşırtmacalar ve aldatmacalar ile çatışma için en güçlü olunduğu durumlarda, güçsüz olunduğu gösterilmeli, kuvvetler harekete geçirilirken, hareketsizmiş gibi durulmalıdır. Rakibe yaklaşıldığında, uzakta olunduğu izlenimi verilmeli, uzakta olunduğunda ise rakibin burnunun dibinde olunduğu rakibe inandırılmalıdır. Rakibin durumu anlamasına izin verilmemelidir aksi taktirde mutlaka bir taktik hazırlığına girişecektir. Hazırlıksız ve zayıf olunduğunu gören rakip fazla hazırlanma gereği duymadan saldırıya geçecektir. Rakibin düzeni bozulduğunda, adamları ile arasına nifak sokulmalı ve hemen saldırıya geçilmelidir. Rakip kendi içinde karışıklık çıkartan kişilerle uğraşırken ne olduğunu bile anlamadan esir düşer. Rakibin kaynakları ve adamları çalınırsa uzun süreli çatışmalarda sıkıntı çekilmez.
Kendilerine güvenleri olmayıp etik değerleri önemsemeyenler yetersizdirler ve sürekli saldırıya uğrama tehdidi altında yaşadıklarını düşünürler. Nasıl olsa saldıracaklar, önce ben saldırayım duygusu ile doğrudan saldırıya geçerek önleyici saldırganlık davranışı sergilerler. Eziklik, yalnızlık ve dışlanmışlık duygusu ile beslenip geliştiklerinden yapıcı ve naif görünseler de her eleştiriyi kişisel saldırı olarak algılar ve eleştirenleri hain ilan ederek saldırıya geçerler. Rakip önleyici saldırgan davranış sergiliyor ise sinirlendirilerek her şeyi ve herkesi yok sayması sağlanmalıdır. “İnsanlar eninde sonunda sanıldıkları kişiliğe dönüşür” der Sezar. Doğrudan saldırıp üstün gelmeye çalışmaktan çok, planlı geri çekilme yöntemleri ile rakibin kanatları arasındaki denge bozulmalı, öfkesi ve kızgınlığı kendine yöneltilmelidir. Sinirlendirilen rakip öfkeye kapılır, aceleci davranır ve orijinal stratejisini terk eder. Öfkelenip kızmaya başlayan rakip, aşağılanarak daha çok kızdırılıp morali iyice bozulursa, düzensiz şekilde saldırıya geçer. Kızıştırılıp öfkelendirilen rakibin ölesiye savaşmaması için kaçışın olanaklı olduğu noktalara doğru sürülmeli ve karşısında kızgın bir boğa gibi durulmalıdır. Bunalmış rakip zorlanmamalıdır. Saldırı konusunda ne kadar sabırsız olunursa olunsun, nehri geçmeye hazırlanan ya da bataklığa sürüklenen rakibe asla saldırılmamalıdır. Ölümle karşı karşıya olan bir askerin beceremeyeceği iş yoktur. İnsan doğası gereği zora düşmedikçe yeteneklerini sonuna kadar kullanamaz. Rakibin açığı yok, uyumlu ve güçlü ise değişiklikler takip edilerek uzak durulmalıdır. Savaşma arzusu kuvvetli rakibe saldırı ertelenmelidir.
Uzun süreli çatışmalar ya da tetikte beklemeler insanları odaklanmadan gevşemeye, yüksek alarmdan komaya geçirdiği için fayda getirmez. İnsan vücudu sürekli stres altında çalışmak üzere tasarlanmış değildir. Sürekli aşırı uyarı yorgunluk ile sonuçlanır. Habersiz ve hazırlıksız yakalanma riskini artırır. Adrenalinin kontrolsüz akışı stres oluşturduğundan tetikte beklemek beden ve zihin için sağlıklı değildir. Düşman izlenirken bir planlama sürecinde taktikler geliştirilmelidir. Potansiyel tehditleri gözlemlemek, tanımlamak ve önlemek için gerekli tedbirler alınmalıdır. Tehdit algılandığında alarm durumuna geçilmeli, kontrol edilip değerlendirilmeli ve yanlış alarm olduğu anlaşıldığında ise normal duruma geçilmelidir. Ani bir saldırı ile karşılaşıldığında panik ve şok durumundan dolayı hazırlıksız yakalanmamak için odaklı bilinçlenmeye dayalı duyarlılık seviyeleri geliştirilmelidir. Tehdidi tanımlamaya yönelik durumsal farkındalık tüm ekip tarafından önemsenmelidir. Tecrübeye dayalı olarak geliştirilen durumsal farkındalık, bilinçaltında tehlikenin ince belirtilerini fark eder. İhtiyatlı zamanlarda belirli alanlardaki farkındalık düzeyi yükseltilmelidir. Durumsal farkındalık ile tehditlere ilişkin belirtileri fark etmede, düzenlenmiş ve ayarlanmış tanıdık ortam ile rahat ve aynı zamanda çevresindeki davranışlarda olası tehlikeleri arayan defansif ortam önemsenmelidir. Farkındalık düzeyini paranoyak duruma dönüştürmemek için son derece yorucu ve stresli odaklı ortam, yüksek adrenalin içeren uyarıcı ortam ve paniği tetikleyen komada ortamların oluşması süreklilik kazanmamalıdır. Denetimler önemsenmelidir. Güven temelinde tüm ekip birbirini denetleyerek bütünleşir felsefesi geliştirilmelidir. Unutmayın denetleyip, denetlenmezseniz çürürsünüz. İnsanların birbirlerine olan güvenlerinin yok olmaması, ekip içi huzursuzluk ve kargaşa çıkmaması için denetimin açık bulmaya ya da karalamaya dönüşmesine izin verilmemelidir.
Daha fazla verim alabilmek için yönlendirmenin nasıl yapılacağını çok iyi bilmek duygu yönetimidir. İnsanların hangi türden duygularla yönlendirileceğini anlamak bu gücü kullanmayı arzulayanlar kadar bu güçten kaçınmak isteyenlere de büyük yarar sağlar. Büyük çabalardan sonra başarmak, başarı sayılmaz; hareket oluştuktan sonra hissedip anlamak, anlamak sayılmaz; gördükten sonra bilmek, bilmek sayılmaz. Zaferi kutlayanların gözünü kan bürür ve bu tür insanların kimseye faydası olmaz. Öfkeli, aç gözlü, kızgın ve öç alma peşinde olanlar kaybetmeye mahkumdurlar. Çatışmada usta olan sinirlenmeyendir. Akıllı olan kazanır, cahil olan kazanmak için çatışır. Başarılı olan akan su gibidir; her engeli aşar, aşındırır ve yıpratır. Elindeki gücü akılsızca kullananlar, düzeni bozanlar, ortalığı karıştıranlar kendilerini yok edecek tuzağı kendi kendilerine hazırlamış olurlar.
Düşmanı çatışmadan yenmek en büyük ustalıktır. Duygusal olmaktan çok akılcı bir yaklaşım sergileyebilmek için çatışma psikolojisi ve nedenlerini çok iyi bilip rakibin her hareketi derhal algılanmalı ve her olasılığa uygun manevra geliştirilmelidir. Farklılıkların ve değişimlerin yönetilmesi önemsenmelidir. Güçlü davranış sergilenerek beden tarafından zorlanmadan önce beden eğitilmeli, zihin tarafından idare edilmeden önce zihin hazırlanmalı, tuzağa düşmeden tuzaklar boşa çıkartılmalı, görevlerin baskısı altında kalmadan görevler yerine getirilmelidir. Derin bilgi ile sıkıntı düzene, tehlike güvene, yok olma var olmaya, bela başarıya döndürülebilmelidir.
|
|