Sanal Ortama Bağımlılık ve Sosyal Sorunlar
( Dr. Cahit KARAKUŞ )
“Tıklamadan önce düşünün!”
Yüz yüze ilişkilerin yerini sanal ilişkiler alıyorsa ve temel ihtiyaçlar internet aracılığıyla karşılıyorsa o zaman kesinlikle bir sıkıntı var demektir. Sorunlar ile baş etmek yerine kaçış olarak internet kullanılıyorsa sorun büyük demektir. Bilgisayar ve internet kullanımının çocuk ve gençlere sunduğu olumlu getirilerinin yanında, olumsuz etkilerinin bulunduğu da her zaman göz önünde tutulmalıdır. Yarattığı sanal dünya içinde kaybolan çocuğun gelişimi olumsuz etkilenir ve sosyal yaşamdan kopar. Kişilik gelişimleri de sağlıklı olmaz. Çocukların internette karşılaşabileceği risklerden en riskli olanı, sakıncalı olan cinsel içerikli sitelere girmeleri ve erişkinlerin cinsel tekliflerine maruz kalmalarıdır. Çocuk ve ergenlerin cinsellikle ilgili yayın ve bilgileri internette doğru şekilde öğrenememeleri, sanal yolla cinsel tacize uğramaları, onların ruhlarında ve beyinlerinde tamiri zor hasarlara yol açmaktadır. Pornografi ile ilişkili içeriklere çocukların ve gençlerin erişme olasılığı oldukça yüksektir. Küçük çocuklara karşı cinsel suiistimal olaylarında, çocuklar çevrimiçi sohbet ortamlarında istenmeyen cinsel taleplerle karşılaşabilirler. Küçük yaşta çocukların internet ortamında sohbet programları ile tanıştıkları kişiler tarafından kaçırılıp, suiistimal vakaları bulunmaktadır. Kendisinden yaşça büyük ve kötü niyetli kişilerle ve suç örgütleri ya da diğer sorunlu insanlarla çocuklar, kendi yaşıtlarıymış gibi iletişime katılabilirler. Çocuklara sohbet odalarının, bilgisayarın sokağı olduğu, tıpkı sokakta olduğu gibi, yabancılarla konuşmamaları, onların yanlarına gitmemeleri, aileye ve eve ilişkin bilgi vermemeleri tembihlenmelidir. Bırakın çocukları bu ortamdaki tehditleri tam olarak algılamayan erişkinler de tuzaklara düşmektedirler ve suiistimal edilmektedirler. 60’lı yaşlarda emekli olan bir vatandaş, günlerini geçirmek üzere bilgisayar edineme ve internete bağlanma isteği ile değişen hayatını gazetelerde okumuştum. Elindeki tüm emekli ikramiyesi bir anda kendi isteği ile yok olmuş, dolandırılmış.
Sanal ortamda manipülasyon:
Sanal ortamda kişiler uzaktan isteklendirme, aldatma, dolandırma ve yönlendirme için yoğun olarak manipüle edilmektedirler. Birey ya da kitlenin sürü psikolojisi ile davranışlarını kontrol edemez hale getirilmesi ve bilinçsiz hareket etmesi manipülasyon olarak adlandırılmaktadır. Yapılanlar, kendi bilincini başkasına egemen kılma çabasıdır. Taşkınlığa yönelik manipülasyon, bireyin ya da kitlenin beyninde ötekileştirenlerin yabancılaştırılıp düşman haline getirilmesidir. İnandığı ya da inandırıldığı değerler uğruna yaşamını yitirmeyi göze alanların bilincini, başkasına egemen kılma çabasıdır. Unutulmaması gereken kitlenin beynine bilinçaltı korkular yerleştirilmesi, selin önünde kökleri sökülüp, sürüklenen ağaç yığınların oluşturduğu sete benzer. Bu şekilde oluşan set arkadan gelen selin baskısına ne kadar dayanır? Yıkıldığında vereceği tahribatları düşünün.
Sanal ortamda kişiler, etkilemeye ve yönlendirmeye yönelik davranış değişikliği ya da kanaat değişikliği göstermeleri için propagandaya dayalı telkinler ile istenmeyen ortamlarda başkalarının istediğini yapmaya zorlanarak istismar edilirler. Günümüzde propaganda ile eritme potası bir anlamda öğütme değirmenine dönüştürülmüştür. Propagandaya dayalı aktivitelerin amacı; gerçeklerin gizlenmesi, örtülmesi ve saptırılmasıdır. Kişi olayları, kimi zaman hiçbir şüpheye kapılmadan doğrudan kabul eder, kimi zaman ise oldukça şüpheli bir şekilde kabul eder.
Komplo teorileri diye adlandırılan yayınlara gösterilen ilgi görsel ve yazılı medyanın desteğiyle çok geniş bir kesimde itibar görmekte adeta meşruiyet ve inandırıcılık kazanmaktadır. Bir varsayımın komplo teorisi sayılmasının nedenlerinden birisi de gerçeklerin saklandığına dair dedikodu üretilmesidir. Gerçeğin, sorgulamanın önemsenmesi yerine, doğruluğuna baştan inanılan birtakım ön kabullerin ve inançlar öne çıkarılır. Kral çıplak diyenler ise başka kralların ajanı, taşeronu, maşası olmakla suçlanırlar. Zihinsel kalıplar sorgulanarak aşılmaz ise, saygıdeğer bir pozisyonun elde edinilmesi mümkün olmaz.
Sanal ortamda oynanan oyununda kişilerin temel ihtiyacı olan ödüllendirme:
Sanal ortamlar da oyunlar oynanmakta, sohbet odalarında muhabbetler edilmektedir. Sanal ortamda oynanan oyunlardan sanal paradan gerçek paranın nasıl kazanıldığına ilişkin oyun incelendiğinde kişilerde bağımlılık yapacak davranış değişikliğinin nasıl yapıldığı ilgi çekicidir. Bilgisayarda çok fazla zaman harcamaya başladığını fark ettiğim bir örnek analizinde, kişinin sanal ortamda sebze yetiştirip satarak para kazanma oyunu oynadığını gördüm. Ne yapıyorsun diye sorduğumda “domatesleri sulamam lazım, yoksa bütün domateslerim kuruyacak, zarar edeceğim” dedi. Dayanamadım “bilgisayarda domates mi yetiştiriyorsunuz” diye sorduğumda bana bakarak gülümsedi. Anlattıklarını dinlemeye başladığımda şok oldum. Sebzeler bilgisayarda ekilmekte, büyütülüp satılmakta, para kazanılmakta ve kazanılan para ile araba, ev, uçak satın alınmaktadır. Birde daha çok para kazanırsan daha lüks bir yaşam da kuruyorsunuz. Nerede; internette. Nasıl; sanal. Oyuna başlarken sana para veriyorlar, sebze bahçesi satın alıyorsun, pazara bakıyorsun en iyi getiri domateste hemen fideleri satın alıyorsun ve ekiyorsun; sana ne yapacağını bilgisayar söylüyor; “8 saat sonra sulama yapacaksın, eğer 10 saat sonra sularsan domateslerin çürüyecek. Sakın ha sulamayı geciktirme. Zamanında sularsan domates fidelerin ürün verecek ve sen bu ürünleri satacaksın, 500 altın kazanacaksın. Eğer sulamayı geç yaparsan ya da unutursan hem başlangıç sermayeni hem de üründen elde edeceğin geliri kaybetmiş olacaksın.” Oyunun başında seni oyundan koparmamak ve hırslandırmak için hızlı seviye atlattırma, en iyi çiftçi ödülünü kazandın gibi güdülemeler de yapılmaktadır. Ödül kazandığında bunu arkadaşların ile paylaş komutunu gönderiyor. Kim gönderiyor; sanal ortamdaki yazılım, tamam dediğinde paylaşım sitesinde sana ait haber duvarında, aldığın ödül yayınlanıyor ve bütün arkadaşların görüyor. Bu arada sanal ortamda olduğunuzu unutmayın. İlginç öneriler de gelmeye başlıyor; istersen kredi kartından 10TL çekeyim, senin adına domatesleri sulayalım, ya da 20TL çekelim traktör satın al, sebze bahçeni büyütürsün, daha çok ürün ekersin ve daha çok para kazanırsın gibi. Komutlar biter mi; eğer oyuna 5 arkadaşını katarsan senin bahçeni büyütüp, fide vereceğim ve üstüne 500 altın ödül kazanacaksın. Para kazandın ev, araba, uçak satın alsana diye öneriye dayalı komut ekranda. Kazandığın para ile neler satın alabileceğin, resimli özellikleri ile sana gösterilmektedir. Evi satın aldın, ekranda bir komut evinin etrafına 10 ağaç dikersen 600 altın kazanacaksın. Görev verildikten sonra yerine getirdiğinizde ekranda bravo kazandınız yazısı sürekli tekrarlanmaktadır. Sonra hadi bakayım yeni görevin. Bu görevi yaparsan binlerce altın kazanacaksın, evini değiştirip villa satın alacaksın, uçağını değiştirip jet satın alacaksın. Bakıyorsun bunları almak için aylarca çalışman gerekmektedir. Zahmetli iş sıkılıyorsun, birden ekranda bir yazı kredi kartından 10TL çekeyim sana 100.000 altın vereceğim, hemen villanı satın al. Sürekli tekrarlan mesajlar; aferin bravo kazandın, şimdi şu görevi yap bunu yaparsan yine kazanacaksın, istersen 10TL çekeyim, hemen ödülünü kazan, seni haber yapacağım, bütün arkadaşların neler kazandığını görecek… Tüm bu dönüşümde gerçek olan tek şey var; kredi kartından 10TL çekeyim, ödülünü hemen kazan komutu. Bu oyun dünyanın en büyük sosyal paylaşım sitesi Facebook üzerinden oynatılan sanal çiftlik FarmVille ve sanal şehir CityVille gibi oyunlardır. Oyunları oynatan Zynga şirket değerinin 20 milyar dolara çıktığı belirtiliyor. Dikkat edin firma 4 yıllık bir şirket. Mark Pincus tarafından 2007 yılında kurulmuş. Şirkette 1500 kişi çalışmaktadır. Zynga, günlük 62 milyon kullanıcıya ulaşıyor. Sadece sanal traktör satışından elde edilen karın 100 milyon doların üzerinde olduğu belirtiliyor. Üstelik şirket halka açılıp 1 milyar dolar toplamayı amaçlıyor. Şirketin ismini çok sevdiği köpeği Zynga’dan esinlenerek koyan ve logosunda da onun silüetini kullanan Mark Pincus, şimdi 20 milyar dolarlık bir şirketi yönetiyor.
Sanal ortamda oynanan oyununda kişilerin temel ihtiyacı olan ödüllendirme, davranış değişikliğine dönüşerek bağımlılık oluşturulmakta ve kişilerin zihinsel yetileri yani beyinleri birilerinin yazdığı yazılım tarafından ele geçirilip yönlendirilmekte ve yönetilmektedir. Yüz yüze sağlıklı iletişimin yok edildiği günümüz dünyasında başarısızlık ve tatminsizliğe dayalı mutsuzluktan kurtulmak ve takdir edilmek sanal ortamda aranır hale gelmiştir. Oyunda temel kural, komutlar verilmekte, yerine getirilmesi istenmektedir. Yerine getirildiğinde takdir edilmekte ve ödül kazanılmaktadır. Başarmanın getirisi olan iki şey; takdir edilmek ve ödül kazanmaktır. Bağımlılık yapmak için gerekli olan ise hırslandırmaktır. Her yaptığınızı yazmak, resimlerinizi koymak ve buna birin yorum yazılmasını beklemek özgüven probleminden çok bir nevi kendinizi teşhir etmektir. İnsan tabi ki doğası gereği onay almak, beğenilmek isteyen bir varlıktır. Ancak burada yanlış olan eleştirilmekten, beğenilmemekten korkanların insanları görmeden konuşabileceği yolları tercih etmek istemeleridir. Konulan resme ve yazılan yazıya yorum yazılması için yalvaran insanlara rastlanmak güncel olgu haline gelmiştir. Aslında sanal medyanın ortaya çıkış amacı ötekileştirmek mi yoksa kendisine benzer olanları bulup, benzemeyenleri elemek mi?
Sanal ortamda oynanan oyununda hayattan kopma:
İnternette oyun oynayanlar odadan çıkmaya, hatta su, tuvalet gibi ihtiyaçlarını bile karşılamaya gerek duymuyor. Tüm gün ve gece bilgisayar başından kalkmadan oyundaki karakterini yöneten, hayattan kopuk kişiler haline gelenler, çekingen ve sosyal ortamdan uzak durduklarından sosyal rahatsızlığa sahip olmaktadırlar. İnternet ve gerçek zamanlı oyunları bağımlılık halinde kullanmaktadırlar. Çok uzun süre hiç hareket etmeden aynı pozisyonda oturarak oyun oynamak, hareketi uzun süre kısıtladığından kan akışını engelleyen pıhtılaşmaların oluşmasına neden olduğu ve bunun da ölüme sebebiyet verdiği görülmektedir. Ebeveynler çocuklarının bilgisayar oyunu oynamalarının onlara zarar vereceklerini hiç mi hiç düşünmezler. Onlar için önemli olan çocuklarının gözlerinin önünde olmasıdır. Gençler ise oynadıkları oyunların kendilerini öldüreceğinin farkında bile değiller. Oyunlar, oyun olarak kaldığı sürece zararı olmaz. Ancak hayatın kendisini de oyunlaştırıyorsa, oyunu davranış değişikliğine dönüştürebiliyorsa sonuçları tehlikeli olur. Öte yandan sürekli ekrana bakarak ışığa duyarlı epilepsiye neden olan insanlar, mide bulantısı, görme bozukluğu, baş ağrısı, nefes darlığından şikâyet ederler. Kırmızı ve beyaz ışığın seri ve güçlü bir şekilde yanıp sönmesi, epilepsiye sebebiyet verebilmektedir. Suyun üzerinde kırılan güçlü güneş ışığı, diskolarda yanıp sönen ışıklar bile epilepsiyi uyandırabilir. Epilepsi hastası olduğunu bilmeyen kişilerde ise ani ışık değişimi, sara nöbetine yol açarak aşırı durumlarda ölümcül neticelere neden olur. Video ve bilgisayar oyunlarındaki ışık efektleri, ender durumlarda çocuk ve gençlerde baş dönmesine ve mide bulantısına yol açabilir.
Konsol setinde oyun oynayarak saatler geçirenler ellerini kullanamaz duruma gelmektedirler. Anne ve babalar, çocuklarının bilgisayar ve konsol oyunları nedeniyle bozulan sağlıklarına dikkat etmelidirler. Çocuklara, evde ve okulda el bakım egzersizleri yaptırılmalıdır.
Bilgisayar oyunlarında görülen diğer bir davranış değişikliğine neden olan gerçek olgu ise yaşamak için yok et düşüncesinin oyunculara aşılanmasıdır. Hoşgörüden uzak, insan bedenini parçalayan oyun kahramanlarını kendilerine örnek alanların kişilik gelişimleri tehlike altındadır. Özellikle şiddet içerikli oyun ve filmleri izleyen çocuklar, olayların sebep ve neticesini sorgulamamakta, hayatı bir oyun gibi algılamakta, bu durum çocukların sosyal-ailevi ilişkilerini olumsuz yönde etkilemektedir. Belirli politik, organize suçlar ya da terörist gruplar gençleri kendi yanlarına çekmek için bilgisayar oyunlarını kullanmaktadırlar. Hedef gösterilen kurbanlar öldürüldükçe, oyuncunun puanları artıyor. Sitelerinde bu tür oyunlara yer veren grupların amaçlarının; gençleri kendi yanlarına çekmek, suça ya da eyleme yönlendirmek olduğu gözükmektedir. Oyunlar ile yönlendirilmiş gençler gerçek silahla eyleme gönderildiklerinde öldürmekten müthiş zevk aldıkları gözlemlenmiştir. Hatta yaraladığında ya da yaralandığında şoke oldukları görülmektedir. Çünkü oynadıkları oyunlarda yaralama ya da yaralanma yoktur, sadece ve sadece öldürme vardır, yok etme vardır.
İnternette dolandırıcılık - Tıklamadan Önce Düşün!
Oltaya dikkat! Şifrenizi, paranızı en önemlisi de kendinize olan saygınızı çalıyorlar. Sistemleri sürekli daha zeki hale getiriyorlar. Milyonlarca kişiyi ağlarına düşürdüler. Bizlere ise tek bir çare bırakıyorlar: Tıklamadan önce düşünmek! İnsanoğlu ile ilgili en istikrarlı düşünce sistemlerinden biri şudur: “Hayatta kötü hadiseler hep başkalarının başına gelir.” Amansız hastalıkların, dolandırıcıların, kazaların belki de en fazla işine gelen de ne yazık ki işte bu aynı refleks... Söz konusu savunma mekanizması bir yandan ruh sağlığımızı korurken diğer taraftan tehlikelere karşı bizi tedbirsiz bırakabiliyor. Özellikle de karşınızda hayatınızı mahvetmeye yemin etmiş, dolara susamış, hem kötü hem de çok zeki dijital çeteler varken.
Evet, internet dolandırıcılarından bahsediyorum. İşi internet olanların, “Ben kül yutmam” diyenlerin bile düştüğü tuzaktan... Önce şu konuyu açıklığa kavuşturalım: internette dolandırıcılık diye bir kavramın varlığından haberdar olmak onun kurbanı olmamak için yeterli değil. İnternet dolandırıcılığı tam anlamıyla patlama yapmış durumda. Şifrelerinizi çalmak için parola giriş ekranlarının sahtelerini size e-posta yoluyla gönderen, oldukça ikna edici ayrıntılara özen gösteren çalışanlarıyla ünlü bir dolandırıcılık sektörü güvendiğiniz bir kurumdan gelen e-postaya şifrenizi yazarken aslında bilgilerinizi dolandırıcılara göndermiş oluyorsunuz. Sahtesi yapılan ekranların genelde banka ve e-ticaret e-postalarını taklit etmesi hesabınızdaki birikimlerinizi sarsıp gururunuzla aranıza kara kedi girmesini sağlıyor. Dolandırıcılar bankaların yanı sıra sosyal ortamların sahte sayfalarını yaparak avlarına yaklaşıyor.
Dolandırıcılık Çeşitleri:
• Banka dolandırıcılığı: Banka bilgilerini çalmak için sahte e-posta ekranları oluşturan hacker’lar ne yazık ki dolandırıcılık sektörünün can damarını oluşturuyor.
• Adres defteri dolandırıcılığı: Hacker’lar bir e-postayı tanıdığınız birinden gelmiş gibi gösterebilir. Genel prensip sosyal ortamlardaki ve e-mail ile gelen linklere tıklamamak şeklinde olmalıdır.
• Sosyal ağ dolandırıcılığı: Dolandırıcılar sosyal ağlardan topladıkları bilgilerle e-postaları daha inandırıcı hale getirebilir. Hesap bilgilerinizi çalıp, dolandırıcılık sitelerine yönlenen linklere tıklamanızı sağlayabilir.
• Yarışma dolandırıcılığı: Bir ödül kazandığınızı iddia eden e-postalar size yalan söylüyor.
Siber dolandırıcıların en büyük hedeflerinden biri de çocuklar. Deneyimsizlikleri, bilgi eksikliği ve insanlara güvenme konusundaki yeteneksizlikleri onları tehlikenin göbeğine atıyor. Onlara yemlemenin ne olduğunu, bazı kötü kişilerin resmi kurumlar gibi davranabileceğini anlatın. Hiçbir koşulda kişisel bilgilerin sanal ortamda gönderilmemesi koşulunu ezberletin. Dijital ortamda yabancılara karşı nasıl davranması gerektiğini öğretin. Dolandırıcılar her türlü kılıkta karşılarına çıkabilir, zararsız görünen online bir oyunda bile... Emin olun, çocuklar birçok yetişkinden daha çabuk kavrayacaktır tehditleri. Emniyet teşkilatı, devlet kurumları dahil kimden gelirse gelsin kişisel bilgilerinizi sanal ortamda isteyenlere yanıt vermeyin.
Unutulmaması gereken her türlü akıllı cihaz ve internet bağlantısını özel hayatınızdan uzak tutmalısınız. Bu ortamlar ile ilintili video, mesaj paylaşımından da uzak durmalısınız. Mahremiyete saldırı artık kontrolsüz bir şekilde yaygınlaşmaktadır. İnternet ortamı ve ortama bağlı kayıt cihazlarında paylaştığınız her türlü bilgi size ait iz bırakmaktadır. Çünkü o ortamın kimin tarafından tasarladığı ve o teknolojileri neden geliştirildiği bilinmiyor. Yazılımları kimin geliştirdiği ve kimlere hizmet edildiği bilinmiyor. Net olarak anlatmak isterim ki, güvenlik yazılımları ve şifreleri tam bir aldatmacadır. Şifreli, yazılım korumalı hesabınızın size ait olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Size ait bilgileri kayıt edip paylaşmazsanız bile kimin sizin adınıza paylaştığınızı da bilemezsiniz. Paylaşılması gayri ahlaki bir durum demek doğru değil internet ortamına güvenmek, akıl cihazlara ve telefonlara güvenmek daha gayri ahlaki bir durumdur. Piyasada ve WEB ortamında istediğiniz kişiyi izlemenize imkan sunan her türlü yazılım ve teknoloji hoyratça pazarlanmaktadır. İsterseniz VIP servisli hizmetleri sizin için hem de evrensel yazılım uzmanları sizden mesaj beklemektedir. Çünkü internet teknolojilerini ve güvenlik yazılımlarını geliştirenler de aynı yazılım uzmanlarıdır. Asıl problem; telefonu elinize aldığınızda ya da bilgisayarın tuşlarına dokunmaya başladığınızda ortaya çıkmaktadır. Akıl telefonlarda kameraların ne kadar tehlikeli birer tuzak olduğunu bilmeniz için, evinizde görünmez bir hırsızın dolaştığını hayal edin.
|
|