|
INTERNET ve SANAL ORTAM
( Dr. Cahit KARAKUŞ )
Sanal ortamı meydana getiren metin, görüntü, video ve ses iletimi gibi hizmetler, bilgisayar ve telekomünikasyon uygulamalarındaki gelişmelere bağlı olarak dünyamızı hızlıca küçültmektedir. Kablosuz geniş alan erişim uygulamaları, radyo linkler, uydu bağlantıları ve fiber kablo şebekelerinden oluşan iletişim atmosferi, bütüncül ve dünyayı saran bir doku gibi, bir yerden başka bir yere sürekli sesli, görüntülü ve yazılı bilgileri iletmektedir. Internet, bilgisayar tabanlı sistemlerin ya da cihazların bir dizi ağın oluşturduğu ortamda birbirleri ile serbestçe veri alışverişi yapabilmesidir. İnternet erişim ortamı, gerek hız gerekse erişim açısından iletişim gücünün artması ile kitle iletişim araçları arasında önemli bir yere sahip olmuştur. Tarihsel gelişim sürecinde iletişim hizmetleri, ses iletiminden, görüntü ve veri iletimine, şimdilerde ise mesaj ve gerçek zamanlı hareketli görüntü iletimine doğru çok hızlı değişimler ve dönüşümler yaşamaktadır. Mesaj iletimi dünyada çok büyük bir pazar oluşturmuştur. Özellikle hareket halindeyken kablosuz iletişim teknolojileri üzerinden mesaj ve görüntü iletimi yeni nesil gençlik arasında büyük rağbet görmektedir.
Internet erişim ortamında oyun, sohbet odaları ve sosyal paylaşım siteleri sanal erişim ortamına dönüşmüştür. İnsanların yüz yüze görüşme yerine sanal ortamda daha fazla zaman harcamaya başlamalarının nedenleri üzerine araştırmalar yoğunlaşmaya başlamıştır. Sosyal ağları kullananların; üretilen ürün, hizmet, kültür ve fikirleri satın almada birbirlerini nasıl etkileyip yönlendirdikleri üzerine detaylı bir çalışmalar da yapılmaktadır. Sosyal paylaşım siteleri üzerinden insanlar birbirleri ile ilgili haberleri, fikirleri ve kültürel değerleri paylaşarak, geleneksel medyayı da sanal medyaya dönüştürmektedir. İnsanların sanal medyayı artan bir hızla kullanmaya başlaması marka bilinci oluşturmada, ürün pazarlamada ve pazar araştırmalarında sonsuz fırsatlar meydana getirmiştir. Sonuç olarak bilgiyi saklayan, yönlendiren, sıkıştıran, işleyen ve ileten teknolojileri geliştiren insan; düşüncesini, kültürünü ve eserlerini paylaşacağı ve tartışacağı sanal ortamı oluşturmayı başardı. Sanal, gerçek olduğuna inanılan ya da inandırılandır. Sanal ortamlarda oyunlar oynanır, sohbet odalarında muhabbetler edilir ve sosyal erişim sitelerinde haberler, ürünler, hizmetler, fikirler ve kültürel değerler tartışılır, paylaşılır ve hatta satılır. Bilgisayar üzerinden erişilen sanal ortamlarda gün geçtikçe daha fazla vakit harcayan insanlar gerçek yaşam ihtiyaçlarını da buradan karşılamaya başlamışlardır. Kendilerine ait yeni sanal bir dünya kurarak yaşayan insanoğlunun davranışları da değişim göstermeye başlamıştır. Hatta sanal dünya ile gerçek dünya arasındaki sınırın yok olmaya başladığı da iddia edilmektedir. Öyle ki sanal dünyada arkadaş bularak sosyal ve siyasi düşünce alışverişinde bulunanlar; birbirleriyle tanışıp evlenme gibi ciddi kararlar da alabilmektedirler. Özellikle gençler arasında kullanım değeri bakımından hızlı bir yükseliş gösteren sanal ortam, geleneksel medyayı da potasında eritmeye başlamıştır.
Sanal ortamda yaşayanların çoğalması ile en büyük sosyal değişimi olmaya başlamıştır, yalnızlık. Günümüzde tek başına yaşamak olan yalnızlığın tanımı değişmiştir. Yalnızlık tek başına yaşayıp yaşamadığımızla değil, kendinizi yalnız hissedip hissetmediğimizle ilgilidir. En büyük yalnızlık, yığınla insan içerisinde, yan yana yaşayıp kendinizi yalnız hissetmenizdir. Günün büyük bir bölümünü bilgisayar başında geçiren bir insan fazladan ne kadar kelimeyi bellek haznesine katıyor acaba? Artık yüksek bir maaş, güçlü bir iş, güzel bir ev, pahalı kıyafetler mutlu olacağınız anlamına gelmiyor. Uzmanlar psikolojik problemlerin daha çok dar gelirli insanlarda görüldüğünü düşünüyordu. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar bunun tam tersinin doğru olduğunu ortaya koyuyor. Kazanılan varlıkların psikolojik ve zihinsel sağlığa verdiği olumsuz etkileri de önemsenmelidir. Gittikçe yalnızlaşanlar kendi sonlarını hazırlayan örümcek ağını da örmüş olmuyorlar mı?
Mahremiyete saygı ne kadar önemsenmektedir. Kamuya açık alanda yaptıklarımızın özel hayata girmediği kabul edilirdi. Günümüzde kamusal alan ile özel mahremiyet alan iççice girmiş durumdadır. GPS sinyalleri ile insanların takip edilmesi “kamusal alanda özel hayat” olgusunu kazandırdı. Kamusal alanda yapılan her hareketin izlenip izlenemeyeceğine kim nasıl karar verecek?
Artık doğayı jeolojik ve iklimsel faktörler ile birlikte insanlar da belirliyor. Dünyada bitki örtüsünün bulunduğu alanların yüzde 90’ının üzerinde insanlar egemenlik kurmuş durumundadır. İnsan egzoz dumanları, zehirli atıklar, yapay gübreler ve daha birçok madde çevreyi kirleterek doğayı değiştiriyor. Omurgalı hayvanların 5’te biri yok olma tehdidi altındadır. Nobel ödüllü kimyager Paul Crutzen “Artık ‘insanlar doğaya karşı’ diye bir şey yok, doğaya ne olacağına biz karar veriyoruz” diyor. Gelişmiş ülkelerin nüfusu giderek yaşlanırken yaşlılara özel bir endüstri gelişmeye başlamıştır. Peki sanallaşan ortamda yalnız yaşayanlar için neler yapılacaktır?
|
|